4.5G dünyasına hoş geldiniz

0
89

Çin’in Shenzen kentinde Vanilla -adını “dondurmadaki gibi” diye açıklıyor- “Benim için 4.5G, Amazon’dan elbise siparişi vermeden önce VR ile elbiseyi deneyebilecek olmak anlamına geliyor” diyor. 11-13 Nisan’daki Huawei Analist Zirvesi’nin (HAS) öncesinde pazar günü olmasına karşın Huawei’nin genel merkezindeki yeni teknolojiler salonunda konsantrasyonunu hiç kaybetmeden sunumları yapan Vanilla’nın tüketim alışkanlıkları, Çin’de gelişen orta sınıfın yenilikleri kucaklamakta gösterdiği isteği 4.5G tarafına da yansıtacağının işareti. Şu anda WeChat salgınının iyi bir işaretini oluşturduğu bu yeni teknoloji tutkusu, özellikle genç nüfusu ile birlikte düşünüldüğünde değişen Çin’in yeni teknolojilerin yaygınlık kazanmasında oynayacağı rolü gösteriyor. 
Daha büyük resimde Deloitte Kanada Araştırma Direktörü ve Blogger Duncan Stewart’ın bu sene ilk olarak 1 milyar doların üzerine çıkacağını söylediği sanal gerçeklik (VR) yazılım ve donanımlarının dünya genelinde önemli bir niş pazar oluşturacağı görülüyor. VR’ın hayata yansıması ise, birkaç seneyi bulabilir ancak 1 milyar dolarlık donanım ve yazılım satışının 10 milyar dolarlık iş ve değer yarattığı bir sistem içinde gelmesi beklenen bu yeni teknoloji, önemli bir değişim yaratacak. Aynı şeklide, yapay gerçeklik (artificial reality-AR) da buna paralel olarak farklı bir dünyayı oluşturacak. 

Ancak insanlar sanal değil ve bu dünyada yaşamaya da alışık değiller. Huawei’nin merkezinde VR cihazını takıp kayak simülasyonunun içine giren birinin vücudunun girdiği şekilleri görmemiş olsanız bile, başka bir demo ortamında ancak arkadaşları tarafından tutularak sakinleştirilebilen birine mutlaka rastlamışsınızdır. Ben çok fazla bu türden vakaya tanık oldum. Shenzen’deki örnekte Huawei Kurumsal İletişim Başkan Yardımcısı Joe Kelly’nin sözleri “Kaymayı durduramadım” oldu.

VR/AR ve televizyon yayıncılığından nesnelerin internetine ya da sanayi 4.0’a kadar yüksek band genişliği ihtiyacı olan her şey, sahne adı ile 4.5G ya da gerçek adı olan LTE Advanced Pro şebekeleri ile hayatımıza kullanılabilir halde girecek. Bu gerçekleşirken bir yanda muhteşem bir deneyim diğer yanda ait olmadığımız bu yeni dünyada hareketlerimizi kontrol edememe endişesini yaşayacağa benziyoruz. Veri hızını yükselten, sistem gecikmesini azaltan ve daha fazla cihazın şebekeye bağlı olmasını sağlayan 4.5G ile ilgili kaygılar şimdilik bir yanda daha yüksek hızda harcanan verinin faturaya yansıması diğer yanda bu kadar genişleyen şebekede verilerin güvenliğine odaklanıyor.

Ancak kurumsal dünyanın bu sefer bu değişimi kucaklamak için -zorunlu olarak- daha hazır bir noktada bulunması nedeniyle hem güvenlik adımları daha güçlü atılacak hem de güven duymak zorunda kalınacak. Huawei Kablosuz İletişim Teknolojileri Pazarlamadan Sorumlu Başkanı Heng Qiu, Barselona’daki Mobil Dünya Kongresi’nde 4.5G’nin kendisi için taşıdığı anlamı, “verilere doğrudan ulaşabildiği için iletişime harcadığı zamanın azalması ve insanlarla süreçlere daha fazla zaman ayırma fırsatını bulması” şeklinde ifade ediyordu. Bu, gerçek zamanlı çalışmanın şirketler için yarattığı büyülü dünyanın telekomünikasyon teknolojileri tarafındaki karşılığının sonunda ortaya çıkmakta olduğu anlamına geliyor.

Dünya genelindeki 180 4G kurulumunun yüzde 50’sini gerçekleştiren Huawei, bu sene içinde gerçekleştirmeyi planladığı 60 4.5G şebeke kurulumu ile bu yeni alanda da önemli paya sahip olacak. Ancak Shenzen’deki toplantıda bunun kadar dikkat çekici olan bir diğer konu, yapılacak ilk beş kurulumun üçünde Türk operatörlerin adlarının geçmesi oldu.

İlk ticari 4.5G şebekesini kuran TeliaSonera’nın ardından Türk Telekom, Turkcell ve Vodafone’un adları sıralanırken ilk beş listesinin son sırasında Tayland’dan AIS yer aldı. Üç Türk operatörün ilk hafta içinde 4.5G müşteri tabanı 6 milyona ulaştı. Şaşırtıcı olmayan bir biçimde gelişmelere en ilgili ülkelerden biri ise olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Brezilya. Bu ülkeye gelecek sporseverlerin sayısı ve 4.5G’nin video paylaşımı başta olmak üzere sağladığı olanaklar, operatörlere bu yeni teknolojiyi kucaklamak için önemli bir fırsat sağlıyor.

Ancak bu altyapıya yapılan yatırım kadar pazarlama tarafında da çok büyük yatırıma konu olan bir süreç. Tayland’da AIS 4.5G’nin başlangıcı için 20 milyar baht (570 milyon dolar) harcayacağını açıkladı. 500 bin kilometrekarenin biraz üzerindeki yüzölçümü ve 68 milyon civarındaki nüfusu ile Tayland, Türkiye’den daha küçük bir ülke konumunda.

Türkiye’de ise, Türk Telekom’un fiber altyapısına; Turkcell’in hızına ve Vodafone’un da Türkiye’nin her yerine bu yeni teknolojiyi tanıtacağına vurgu yapan reklam kampanyaları şimdiden akıllara ve bütçelere iz bırakacak ölçüde insanların karşısına çıktı. İnsanların bu yeni dünyaya geçerken servis aldıkları operatörleri ve cep telefonlarını değiştirecekleri beklentisi, operatörlerin birkaç yıl süreli sözleşmelerine yeni müşteriler çekme umudunu besliyor. Cep telefonlarını değiştirmek zorunda kalacak aboneler ise, operatörlerle yeni bir ilişkiye başlamak için önemli bir nedene daha sahip oluyor. İki yıl vadeli sözleşmeler, bu değişimin beslediği önemli bir dinamiği oluşturuyor.

Bu yeni dünya sadece insan-abonelerle sınırlı değil. 5G’ye geçildiğinde bir hücrede 1 milyon nesneyi destekleyecek hale gelecek bağlantı sayısı, 4.5G’nin sağladığı gani gani band genişliği ile hızla yükselme trendine girecek. 3G’de kullanıcı sayısı yüksek olan operatörlerin yoğun mekanlarda daha büyük sorunlar yaşamasına neden olan band sıkışmaları 4.5G ile aşılacak. Kadıköy Meydanı’nda video izlemenin mümkün olmadığı günlere elveda demenin yolu bu yeni teknolojiden geçecek ancak bu yeni dünyadaki komşularımız sadece diğer cep telefonlarını kullananlar olmayacak. 3G şebekelerde 40 milisaniye olan gecikmenin 10 milisaniyeye düşmesi ile birlikte kendi başına giden ya da sürücüsüz şeklinde adlandırılan otomobillerin de bu yeni veri şebekesinde kabul edilebilir güvenlik sınırları içinde varlık gösterebilmesini sağlayacak. Kuşkusuz bu dünyanın gerçek anlamda işlerlik kazanması için gecikmenin 1 milisaniyeye düştüğü 5G şebekeleri beklemek gerekecek.

Hayatın bütün bu değişen yönlerinden bağımsız olarak yaşamamız gereken en büyük değişim, veriye dayanan bu yeni dünyayı algılama biçimimizle ilgili olacak. Her şeyin veri hızı cinsinden karşılığının bulunduğu bu yeni dünyada hız, bir DVD’yi bilgisayarınıza ya da akıllı telefonunuza/phabletinize indirme süresine işaret etmiyor. İndirme denen şeyi unutun. Bunun en başta gelen nedeni, bu yeni dünyadaki hızlarla indirdiğiniz içeriği depolamanızın sizin için ciddi bir baş ağrısı nedeni olabilecek olması. İkinci olarak, içeriğe ulaşmak o kadar kolay ve seri gerçekleşen bir işe dönüşecek ki, sadece izlemek -daha doğrusu katılmak- yeterli olacak.
3G şebekelerde faciaya dönüşen konuşma kalitesi, yeni teknoloji ile görüntü gibi HD’ye dönüşüyor. Veri dünyasında VoLTE (Voice over LTE-LTE üzerinden ses) ses iletiminin yeni adı oluyor ve 4.5G’nin hızı bu alanda da kalite anlamına geliyor. HD’nin ne anlama geldiğini televizyonlardaki görüntü kalitesi macerası sayesinde uzun zamandır biliyoruz.

2K ve 4K video da aynı şekilde televizyon dünyasından çok uzun süre önce öğrendiğimiz kavramlar. Evdeki dev ekranda 4K video izlemenin “maliyeti”, yaklaşık 25 Mbit/s’lik bant genişliği. 2K ve 4K videonun daha normal koşullarda ortaya çıkan veri hızı ihtiyaçları sırasıyla 8 Mbps ve 20 Mbps. Sanal gerçeklik ile oyunlar başta olmak üzere hayatımıza girecek yeni unsurlar ise, 175 Mbps’lik band genişliği kullanıyor olacak. Band genişliği dünyasında şimdilik en ileri noktada yer alan ise, 4,6 Gbps’lik veri hızını gerektiren hologramlar. 
Ancak değişim sadece bu hız gereksinimleri ile sınırlı olmayacak. Operatörlerin bulut, katma değerli servisler ve şebekede yenilemelere harcanan haftalar arasında boğulmalarına neden olan eski iş modeli de yerini hızlı “agile” servis inovasyonu, gerçek zamanlı, istekleri yanıtlamaya dayanan bir iş modeline bırakacak.

Bilgi işlem dünyasının uzun süredir üzerinde çalıştığı ve şirketlerin benimsemeye başladığı değişim 4.5G ile telekomünikasyon tarafında da karşılığını bulacak. Huawei’nin kullandığı kısaltması ile ROADS, işletmelerin gerçek zamanlı dünyada çalışmaya başlaması için önemli bir adım oluşturacak.

Huawei Dönüşümlü CEO’su Eric Xu, bütün bu değişimi bulutlaşma stratejisi olarak tanımlıyor: “Huawei Global Analist Zirvesi 2015’te, şirketin ROADS deneyimi ile (Gerçek zamanlı, talep odaklı, tamamen çevrimiçi, kendin yap, sosyal – Real-time, On-demand, All-online, DIY ve Social) mükemmel kullanıcı deneyiminin kapısını aralamıştık. Bu yıl da tam bulutlaştırma stratejimizle ROADS deneyimine farklı bir bakış açısı getiriyoruz. Huawei’nin tam bulutlaştırma stratejisinin temelinde, BT altyapılarının, dört farklı temelde (donanım, ağ, servisler ve operasyonlar) tamamen yeniden inşa edilmesi yer alıyor. Bu strateji, donanım kaynaklarının stratejik bir biçimde güçlendirilmesini amaçlarken, yazılım mimarisi ve otomasyon süreçlerini de optimize ediyor.” Xu, Huawei’nin tam bulutlaştırma sürecine liderlik etmeye ve destek olmaya devam edeceği vaadinde de bulunuyor.

Xu, “Taşıyıcı iş grubumuzda, ROADS trendlerini hayata geçirirken, operatörlerin nesnelerin interneti, video servisleri ve bulut servisleri özelindeki fırsatları da en iyi şekilde değerlendirmelerini istiyoruz. Ayrıca ağ ve operasyon sistemlerinin buluta taşınmasında ve çeviklik odaklı operasyonların devreye alınması sürecinde de bu eko-sistemin yanında olmak istiyoruz. Enterprise iş kolunda da bulut bilişime daha fazla odaklanırken, yazılım tanımlı depolama ve büyük verinin, akıllı operasyonlarla birlikte, sektörü akıllı ve çevik operasyonlarla dijitalleştirmesini bekliyoruz. Tüketici ürünleri iş grubunda ise marka, kalite, deneyim ve eko-sistem kavramları önem taşıyor” diyor. Bunlar, 5G’ye ilk adım niteliğindeki ya da 4G altyapısı üzerinde 5G servislerin deneyimlenmesi şeklinde tanımlanan 4.5G geçişinde herkesin yaşayacaklarının bir özeti. 

Bütün bunlar olmadan da Türkiye hızlı bir adaptasyon sürecini yaşıyor. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Murat Erkan, 10 günde 3 milyon kullanıcıyı 4.5G’ye taşıdıklarını söylerken bu dönemde 4.5G üzerinden gerçekleşen veri kullanımının yüzde 21’i bulduğuna da dikkat çekiyor. 

Dünyada ilk yılın sonunda yüzde 10’u bulan 4.5G müşterisi oranı başarılı bulunurken, Türkiye yeni teknolojiyi hızla kucaklaması ile ayrıcalıklı yerini bir kez daha vurguluyor. Bunun toplam veri kullanımına yansıması yüzde 12’lik artış olarak ortaya çıkmış durumda.

Bu, Türkiye’nin farklı bir global örnek olarak ortaya çıkan 4.5G hikayesinin sayılarla anlatımı. İşin hikaye kısmında ise, bir roman yazmaya yetecek kadar fazla malzeme yer alıyor. İlk ticari 4.5G geçişini gerçekleştiren TeliaSonera, 2009’da 4G’ye geçerken bunun nedenini sorduğum bir yöneticileri “Video kullanımı bir yerden sonra o kadar hızlı arttı ki, bunu 3G yatırımı ile karşılama şansımız kalmadı” demişti. Türkiye hâlâ bu tür bir basit temayı ortaya koyabilmiş değil. Daha çok hangi operatörün daha çok fiberi olduğu ya da kimin hızının daha yüksek olduğuna ilişkin bir senaryo etrafında hikayeler şekilleniyor. Operatörlerin aynı dili konuştuğu bir hareket zemini yaratma çabası sonuçsuz kalırken bütün ülkeyi ileri taşıyacak yeni fiber yatırımları ile ilgili model henüz netleşmiş değil. Türk Telekom’un özelleştirilmesi sırasında danışmanlık şirketinin altyapının ayrı bir şirket altında toplanması tavsiyesine bağlı kalınmaması ortaya çıkan tablonun asıl nedeni olarak görünüyor. Bunun netleşmesi için biraz daha beklemek gerekecek. 

Türkiye son frekans ihalesinin ardından operatörlerini bu yeni teknolojiyi kucaklamak için yeterli frekans aralığına sahip bir ülkeye dönüşmüş durumda. Bu, frekans bandının farklı eyaletlerde faaliyet gösteren farklı operatörler arasında parçalanmış olduğu Hindistan örneğine kıyasla Türkiye’yi daha avantajlı bir konuma taşıyor. 

Ancak şu andaki durum, operatörlerle hükümetin aynı dili konuştuğu ve yüksek hızlı haberleşme altyapısının akıllı şehir stratejisi doğrultusunda şekillendirildiği Singapur kadar vizyoner olmadığımızı da ortaya koyuyor.
Bu dengeler içinde yine de Türkiye’nin 4.5G’ye geçişte en önemli sıkıntısının cep telefonlarının pahalı olmasından kaynaklanacağı düşünülüyor. Bu, ağırlıkla vergilerin yüksekliğinden kaynaklanan bir durum.

4.5G macerasında Türkiye, yerli cep telefonları kadar yerli altyapının da teşvik edildiği bir süreci işletmekte kararlı. 3G geçişinde yerli Ar-Ge çalışanlarından oluşan birer ordu kurma konusunda cihaz üreticilerini ve operatörleri yönlendiren Türkiye, bu kez aynı atılımı ürün ve donanım tarafında yapmayı planlıyor.

Ne olursa olsun, Türkiye ekonomisinin, 4.5G’nin yaratacağı yeni iş fırsatlarıyla ve operatörlerin yeni yatırımlarıyla, bu geçiş sürecinden olumlu biçimde etkilenmesi bekleniyor. Huawei 2015’te Global Bağlantı Endeksi raporunda BT alanında gerçekleştirilen her yüzde 20 oranındaki yatırım artışının, ülkenin gayri safi milli hasılasına yüzde 1 katkı sağlayacağı öngörüsünde bulunuyor. Türkiye’nin global ekosistemin parçası ve üçüncü parti bir geliştirici olması, şekillenmekte olan bu yeni dünyada daha büyük yer ve kazanç elde etmesi sonucunu yaratabilir. 

4.5G ve sonrasında geçilecek 5G iş modeli değişimi tarafında en önemli etken olarak açık kaynak, işbirliği ve bulut altyapılarına geçişi barındırıyor. Bulut zaten, rekabet içindeki şirketlerin ilişkisine işbirliğini de ekleyerek “rekabirlik” ilişkisi yaratan önemli bir kural değiştirici olarak hayatımızda yerini alıyor. Bu dünyada en önemli yeni unsurlardan biri, işbirliği yapılacak geliştirici orduları. Şirketler kendi içlerindeki geliştirici ordularını kendi dışlarındaki daha büyük ordularla birlikte kullanmak için hiç olmadığı kadar büyük bir istek duyuyor.
Bunun nedeni, değişimin ve bunun yarattığı dünyanın aciliyet ihtiyacının hiç olmadığı kadar büyük olması. Çünkü ortada sadece 1,5 trilyon dolarlık bir dönüşüm pazarı yok; nesnelerin interneti, sanayi 4.0, otonom araçlara kadar birçok özellikleri ile akıllı şehirler, 6 ila 20 trilyon dolar arasındaki yeni bir ekonomiyi ortaya çıkarmaya hazırlanıyor. 

İşlerin değişmesinin yaratacağı ekonomik büyüme ile ilgili tahminler, ekosistem etkisi eklendikçe büyüyor. Bu denklem ortadayken Türkiye’nin bu değişimden alacağı payın, ekosisteme dahil olması ile doğru orantılı olacağını anlamak zor değil.